Tüketmeme İhtiyacı
Anlamsız bakınmalar ne yazacağını
bilememek, karantina, zaten belirsiz olan süreçlerin daha belirsiz hale gelmesi
garip bir zamandan geçiyorum. Kısa bir yazı ile "tüketmeme ihtiyacı"
üzerine bir şeyler yazacaktım ama gerek yetersiz edebiyatım, gerek cahilliğim
sebebi ile dişe dokunur, en azından okunabilen, bir şeyler yazmayı başaramadım.
Odamda
boş boş boş dolaşırken kendi tabirim ile "tavanı izlerken" aklımda
geçen düşünceler sanki bir yere varıyormuş gibi oluyor, tam evet bunları
karalayabilirim dediğim anlarda sanki rüyadan uyanıyormuş gibi zihnimde akan,
akarken düzene giren bu düşünceler her yana dağılıyor.Şu an bile bir Ballıkayalar sonrası saat gece yarısını
gösterirken birazcık esnetme yapayım diye dolanırken, bir anda gelen düşünceler
kendimi bir şekilde ifade etme isteğini tetikliyor. Bu fasit daire içerisinde
günlerin nasıl geçtiğini anlamadan, adeta bu yaşayış biçiminde sürüklenirken
"modern" yaşamımızın sahip olduklarından dolayı beni zaman zaman
boğan "tüketmeme ihtiyacı":
Evde kaldığımız günlerde sürekli
bir şeyler tüketme halinde olmak. Fikirler sözler, yazılar, düşünceler, zihnimizi
bırakmıyor sürekli bir şeyler oku öğren, o komik videoya gül, ayni feed’i tekrar
“scrolla” sürekli, sürekli bu tüketme hali… Bu günlerdeki bitmek bilmeyen tüketme
hali beynimi şişmiş hissettiriyor sanki. Dinlenmesi için yaptığım farklı bir
aktivite bile tekrar beynimi dolduruyor. Kitap okumaya çalışırken yada yoğun
bir günün ardından bu beyin doluluğu durumu zihnimi farklı bir hale sokuyor,
sanki artık düşüncelerden kaçmaya çalışıyormuş gibi bir hisse kapılıyorum ve tüm
bunların getirdiği stres insanın yakasını bırakmıyor.
Kısır bir düzenin içinde her gün
ayni şeyleri yaparak günleri geçirmek bu doluluk durumunu gittikçe arttırıyor günlük
yaşamın getirdiği o boş anlar artık yok her an tüketme halini devam
ettirebiliriz. Tüm bunların içerisinde beynimi dinlendirmek istiyorum, o boş ve
boşluğa bakıp dalıp gitmiş hallerin güzelliklerini arıyorum. Galiba dağarın
beni çeken özelliklerinden biri de bu boşluk ve durgunluk hali, uzun yürüyüşler,
tırmanışta beklenen sadece o anda olunan ve hiç bir şey yapmadan beklenen
anlar, bomboş anlar, durgun manzara sadece rüzgar sesi, başka hiç bir ses olmadığı
gibi hiç bir düşüncede yok. Bu kısır günlerin bir gecesinde dağların durgunluğu
ve tüketmeme hali özlemi ile düşüncelerimden kurtulmaya çalışıyorum, artık bu
hal uyurken bile pesimi bırakmıyor eski günlerin simsiyah rüyaları eksik gecelerini
özlüyorum..
Aslında bu yazıyı biraz daha bu tüketmeme ihtiyacını üzerinden
ağlamak değil de bu tüketme durumlarından kurtulmak, tüketme -> boşluk ->
üretme, adımları gibi bir sürecini yönettiğini düşündüğüm içindi, bu durumdan kurtularak
en azından düşüncelerimizi bir hizaya sokup bir çıktı vermeye başlamanın temel
adımı olduğunu anlatmak isterdim ama yazının en başında dediğim gibi cahilliğim
izin vermedi 😊.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder